AKSARAY ‘A TARIMSAL AÇIDAN GENEL BAKIŞ
İLİN ARAZİ VARLIĞI
arazinin cinsi
|
Miktarı ha.
|
Miktarı %
|
tarım arazisi
|
420.430
|
54,46
|
çayır mera arazisi
|
277.803
|
35,97
|
orman arazisi
|
12.528
|
1,62
|
tarım dışı arazi(yerleşim yerleri dahil)
|
10.376
|
1,34
|
toplam su yüzeyleri(göl ve göletler dahil)
|
51.048
|
6,61
|
toplam
|
772.185
|
100,00
|
Aksaray İline 7 ilçe, 41 belde ve 151 köy bağlıdır. Aksaray’ın ekonomik yapısı tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Nüfusun % 70’i tarım ve hayvancılıktan geçimini sağlamaktadır. İlimizde, toprakların % 54,4’ü(420,430ha) tarıma elverişli olup, geri kalan % 45,6’sı (350,755) ise çayır, mera, bozuk ormanlık ve tarıma elverişsiz ormanlardır. İlimizde ekilebilir tarıma elverişli alan 420.430 hektar olup bunun % 86’sında(361,406 ha) kuru, %14’ünde (59,02 ha) sulu tarım yapılmaktadır. Tarım alanlarında; hububat, baklagiller, endüstriyel bitkiler, yumrulu bitkiler, meyve ve sebze yetiştirilmektedir. Tarımda kaliteyi ve verimliliği artırmak için çiftçiye gerekli eğitimin ve desteğin verilmesi lazım. Makineleşmeyi teşvik ederek tarımı yaygınlaştırmak ve birim alandan daha çok ürün alınmasını sağlamak lazım.Ancak bu iktidar döneminde bunların hiç biri yapılmadı.
ürün bazında ekili alanlar ve üretim
arazi varlığı
|
2007
|
2008
|
2009
|
|
miktarı (ha)
|
üretim (ton)
|
miktarı (ha)
|
üretim (ton)
|
miktarı (ha)
|
üretim (ton)
|
tahıllar
|
223.470
|
657.255
|
225.455
|
656.167
|
215.160
|
738.240
|
baklagiller
|
16.742
|
17.917
|
16.937
|
17.953
|
18.660
|
19.432
|
şeker pancarı
|
10.755
|
531.900
|
11.013
|
533.210
|
11.665
|
692.510
|
bağ sahası
|
1.142
|
31.022
|
3.964
|
32.312
|
3.248
|
22.000
|
ayçiçeği(çer+yağ)
|
8.530
|
24.267
|
18.540
|
52.703
|
13.224
|
38.648
|
yumrulu bitkiler
|
6.373
|
194.157
|
7.028
|
204.117
|
7.143
|
209.064
|
yem bitkileri
|
18.055
|
404.418
|
16.957
|
418.500
|
17.020
|
391.811
|
sebze ekilişleri
|
6.509
|
43.756
|
5.687
|
46.030
|
6.768
|
45.270
|
meyve sahası
|
2.926
|
27.792
|
8.878
|
60.727
|
27.000
|
25.549
|
toplam
|
294.502
|
1.932.484
|
304.459
|
1.993.292
|
319.888
|
2.129.319
|
Tarım 8 yılda iflas etti
1980’lerin başında kendine yetebilen Türkiye, 2000’li yılların başından itibaren birçok tarım ürününü ithal eder duruma geldi. 2003-2010 yıllarında ise tarım ürünleri ithalatı 70.4 milyar dolara çıktı.
Dünyada tarım ürünleri üretiminde kendine yetebilen 7 ülkeden biri olarak gösterilen Türkiye, 21. yüzyılda ise tarım ürünleri ithalatına çuval çuval para öder hale getirildi. Türkiye, Yunanistan ve ABD’den pamuk, Rusya’dan buğday, Fransa’dan arpa, Mısır’dan pirinç, Ukrayna’dan mısır, Sri Lanka’dan çay, İtalya’dan bakla, Çin’den sarımsak, Panama’dan muz, Meksika’dan nohut, Kanada’dan mercimek, Şili’den ceviz alıyor. 1980’lerin başında dışarıdan sadece 50 milyon dolarlık tarım ürünü alan Türkiye sadece 2010 yılında 12 milyar 880 milyon dolarlık ithalat yaptı. 2003-2010 yıllarında ise tarım ürünleri ithalatına toplam 70 milyar 449 milyon dolar ödendi.
Tarım, Türkiye için sosyal-ekonomik ve politik bakımdan önemli bir sektördür.“Ulusal gelire yüzde 11, istihdama yüzde 30 katkı yapar. kırsal alanın hemen tek ekonomik gelir kaynağı olan bir sektördür. Buna karşın, sektörün son yıllarda sürekli kan kaybettiği, iç ticaret hadlerinin korkunç bir şekilde tarım aleyhine geliştiği, sektörün genelinde üretim artışlarının nüfus artış hızının gerisinde kaldığı, bazı alt sektörlerde üretim de geriye gidişlerin yaşandığı, kırsal yoksulluğun dayanılmaz boyutlara ulaştığı bilinmektedir. Doğal ve ekolojik kaynakları bakımından oldukça şanslı, biyo çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olan Türkiye’nin hiç te hak etmediği bu yapının tabiki kendiliğinden doğmadığı, bunun nedeni uygulanan Dünya Bankası ve IMF destekli “tarım reformudur.
Tarımdaki genel durum
AKP iktidarları, tarım ve sanayi dengesini kuramadığı gibi kurmayı da düşünmemiştir. Bu yanlış politikalarla Türkiye tarımda önemli bir ihracatçı konumundayken,tarım ürünlerini ithal eder hale gelmiştir.
Planlama fikrinden mahrum, ülke sorunlarını toplu bir bakış açısıyla görme şuurundan yoksun AKP hükümeti ülke kaynaklarını israf etmeye devam etmektedir. AB ve ABD’den aldığı talimatı yerine getirmeyi görev bilen iktidar şeker pancarı, tütünün ekim alanlarını daraltmış, tarıma sağlanan teşvikleri azaltmıştır.
AB’de 20 milyon çiftçi devletten yılda 50 milyon dolar teşvik alırken, bizim 20 milyon çiftçimiz yılda ancak 5 milyon dolar destek almaktadır. AB’nin tarım sektöründe uyguladığı diğer gizli ve açık teşvikler de dikkate alındığında durumun ne kadar aleyhimizde olduğu görülmektedir.
Bu şartlarda gümrüklerini de sıfırlamış olan Türkiye’nin AB karşısında bir rekabet şansı olabilir mi? Olmamıştır. Kendi kaderine terk edilmiş çiftçimiz, “Milletin Efendisi” olmaktan çıkarılmış, her gün biraz daha eriyen çaresiz insan haline getirilmiştir.
Tarımı en fazla destekleyen ülkeler gelişmiş ülkelerdir. AB’de 2007 - 2013 bütçe döneminde tarıma ayrılan pay % 43 iken, bu rakam Türkiye’de sadece %2,5-3 tür. Mesela Fransa’da mazot; bizden %40 daha ucuz, Polonya’da ÖTV’ siz, ABD’de ise bize göre 1/3 ucuzdur.
Yüksek KDV ve ÖTV sebebi ile çiftçilerimiz yeterli gübre atamamakta, üretim maliyeti artmakta, ancak ürün fiyatı düşük kalmakta ve rekabet şansımız azalmaktadır. Dolayısıyla tarımda üretim maliyetinin düşürülmesi için gübre, zirai ilaç, tarımsal akaryakıt, elektrik, plastik, örtü vs.de KDV kaldırılmalı veya indirilmelidir.
Tarımda ilk 5 yıllık hedef; %25-30 üretim artışı olmalı, akılcı, ölçek işletmeciliğine uygun planlı düzenlenebilir proje ve etkin sermaye kullanımı sağlanmalıdır.
AKP iktidarlarının çiftçimizi ve sabit gelirleri perişan edişinin somut bir biçimde görülebilmesi için aşağıda bazı mukayeseler sunuyorum:
2002’de 3 kg buğday ile 1 lt mazot alınabiliyordu.
2011’de 7 kg buğday ile 1 lt mazot alınabiliyor.
2002’de 15 kg süt ile 1 torba yem alınabiliyordu.
2011’de 55 kg süt ile 1 torba yem alınabiliyor.
2002’de 5 kg buğday ile 1 kg 20/20 gübre alınabiliyordu.
2011’de 16 kg buğday ile 1 kg 20/20 gübre alınabiliyor.
2002’de 33 kg ayçiçeği ile bir büyük tüp gaz alınabiliyordu.
2011’de 60 kg ayçiçeği ile bir büyük tüp gaz alınabiliyor.
2010’da 1 kg ekmek 1 lira, 2011’de 1 kg ekmek 2.10 TL
Hem Üretici Hem Tüketici Fakirleşti
Ortalama memur emekli aylığı ile 2005’te 62 kg dana eti alınabilirken,2010’da 43 kg dana eti alınabiliyor.
Ortalama memur emekli aylığı ile 2005’te 271 kg tavuk eti alınırken, 2010’da 205 kg tavuk eti alınabiliyor.
Ortalama memur emekli aylığı ile 2005’te 255 kg beyaz peynir alınabilirken, 2010’da 79 kg beyaz peynir alınabiliyor.
2002’de ülkemizdeki sığır sayısı 7 milyon iken, bugün 2.5 - 3 milyona düşmüştür.
2002’de 39 milyon olan küçük baş hayvan sayısı ise bugün 23 milyondur.
2002’de icradaki dosya sayısı 10 milyon iken, 2010 yılında bu rakam 18 milyona yükselmiştir.
Borcunu ödeyemeyip kara listeye alınanların sayısı 2005’te 10 bin, 2010’da 2 milyon 168 bine ulaşmıştır.
2002’de bankalara tüketici kredisi borcu olan kişi sayısı 1 milyon 655 binden 2010’a gelindiğinde 10 milyon 338 bine yükselmiştir.
2004’te 58 bin olan tutuklu ve hükümlü sayısı, 2010’da 121 bine,
2002’de 743 bin adet olan karşılıksız çek sayısı, 2010’da 828 bin adede ulaşmıştır.
Bu rakamlar; uygulanan ekonomik politikanın sosyal yapıda meydana getirdiği büyük çatlakların,yıkımların ifadesidir.Bunları görmeyen, çaresini düşünmeyen bir siyasi hareketin ülkeye huzur, saadet, güvenlik getirmesi mümkün değildir.
2010 sonu itibariyle Türkiye’nin nüfusu 73.722.938 kişiye ulaşmıştır. Bunun % 50,2’sini (37.043.182 kişi) erkekler, % 49,8’ini(36.679.806 kişi) kadınlar oluşturuyor.Toplam nüfusun % 76,3’ü (56.222.356 kişi) il ve ilçe merkezlerinde ikamet ederken, % 23,7’si (17.500.632 kişi) belde ve köylerde ikamet etmektedir a) Yıllık ihracatın113.93 milyar dolara ithalatın da 185.49 milyar dolara çıktığını görmekteyiz. b) Son bir yılda, dış ticaret açığı (ithalat ile-ihracat farkı) 71.56 milyar dolara yükseldi Bunda enerjinin payı yıllık yaklaşık 30-35 milyar dolardır d) 2010 sonu itibariyle cari açığın(yurda giren döviz ile çıkan döviz farkı) 48 milyar dolar olduğu görülecektir. Yukarıda kısaca değinilen dış ticarete ait ekonomik verilere baktığımızda, cari açığın önemli bir sorun olduğunu görmekteyiz. Yüksek faiz düşük kur nedeniyle ithalat aşırı ölçüde artmış, ihracat ve turizm ise o ölçüde düşmüştür . Sonuçta hem cari açık artmış hem de yeterli yatırım ve üretim olmaması nedeniyle işsizlik %11-12 seviyelerine çıkmıştır.(üç milyon beş yüz bin işsiz) Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan işsizlik ve cari açık meselesinin çözümü için daha fazla yatırım, daha fazla üretim, daha fazla ihracat yapılması turizm gelirinin arttırılması lazım. Cari açığın ana unsurlarından olan enerjide dışa bağlılığın azaltılması için bir an önce nükleer enerjiye sahip olmamız lazım. %18’i(13.255.685)kişi.İstanbul’da
İŞTE TÜRKİYE'NİN BORCU!
Türkiye'nin Merkezi Yönetim brüt borç stoku, 28 Şubat 2011 itibariyle 482.8 milyar TL oldu. (332 milyar$) Borç stokunun 351,8 milyar TL(242,6 milyar$) tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsinden, 131 milyar TL(90,3 milyar$) tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluştu. Türkiye'nin brüt borç stoku, 28 Şubat 2011 itibariyle geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.6 artışla 482,8 milyar TL (332milyar$) oldu. Borç stokunun 351,8 milyar TL tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsinden, 131 milyar TL tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluştu.
Türkiye’nin iç borç stoku 357.5 milyar TL (246,5 milyar$) dış borç stoku ise 125.3 milyar TL (86,4milyar$) dır. İç borç stokunun 304.4 milyar TL si piyasaya 53,1 milyar TL si kamuya aittir. Dış borç stokunun 70,9 milyar TL'sini tahvil, 54.4 milyar TL'sini krediler oluşturdu. Krediler içinde uluslararası kuruluşların borcu 33,6 milyar TL, hükümet kuruluşlarının ise 10,1 milyar TL olduğu belirlendi.
NOT: %6,5(4.771.716)kişi)Ankara, %5,4(3.948.848)kişi)İzmir, %3,5(2.605.495)kişi)Bursa, %2,8(2.085.225)kişi)Adana
Çapan KARACAER