25. DÖNEM MİLLETVEKİLLİĞİ A.ADAYLIĞI BASIN AÇIKLAMASI
Saygıdeğer Misafirler
Sayın İl Başkanım,
İlçe Başkanlarım,
Belediye Başkanlarım ,
İl kadın kolları Başkanlarım,
İl ve İlçe Ocak Başkanlarım,
İl Genel ve Belediye Meclis Üyelerim,
Sandıklarımızın Değerli Temsilcileri,
Teşkilatlarımızın Her Kademesinde Görev Yapan Kıymetli Kardeşlerim, Arkadaşlarım, Cefakar Ülküdaşlarım,
Yazılı ve Görsel Basınımızın Saygıdeğer Mensupları
Çok Kıymetli Dava arkadaşlarım Hepinizi En Kalbi Duygularımla Selamlıyorum..
Kendimi kısaca tanıtmak istiyorum.1954 yılında Aksaray da doğdum ilk orta ve lise öğrenimimi Aksaray da tamamladım.Üniversite eğitimimi önceki adı ANKARA ADMM olan şimdiki adı GAZİ ÜNİVERSİTESİ olan G.Ü.Elektrik Mühendisliği Fakültesini başarıyla bitirdim.Okul döneminde çalışmak zorunda olduğum için okulun gece bölümünü seçmiştim.
Okul döneminde T.E.K Yani Türkiye elektrik kurumunda çalışıyordum .Mezun olur olmaz kurumdan ayrılıp memleketim gönül mekanım AKSARAY da proje üzerinde serbest çalışmaya başladım.yani kendi iş yerimi açtım.
Bu kutlu davayı en saf hali ile bize ulaştıran, büyüklerimize ,bu cennet vatanımızın topraklarını kanları ile sulayıp bizlere vatan eden şehitlerimizi rahmetle yadedip yakınlarına sabrı cemil diliyorum.
Milliyetçi Hareketin Kurucusu Başbuğmuz Alparslan Türkeş’e Allah’tan rahmet ve milliyetçi hareketin lideri, bilge lider Sayın Dr. Devlet Bahçeli’ye hayırlı uzun Ömürler Diliyorum.
Bahçelinin grup konuşması
Değerli Dava Arkadaşlarım
Malümunuz Olduğu Üzere Partimiz Bir İttifak İçindedir. Cumhur İttifakı bir seçim itttifakı değildir. 15 Temmuz Gecesi başalyıp. İç ve dış tüm şer odakları def edilene kadar devam edecektir.24 Haziran’dan sonrada şer odakları bitene kadar sürecek, 21.Yüzyılın kurtuluş mücadelesidir, Çanakkale Destanıdır. Türk Milletinin ortak adıdır.
Türk İslam Ülküsü kırılmaz sancak, Biz Alalhın önünde eğiliriz ancak.
Düsturunu ilke edinerek, hamd olsun bu düstur ile kutlu bir davaya baş koyduk. burayı hiçbir zaman makam mevki yeri olarak görmedik. Cennet vatanımızın bulunduğu bu zor dönemde elimizi değil, başımızı taşın altına koymaya hazırız
Ülkü adlı sevdamızın en alt kademesinde başalyıp her kademesinde, verilen görevi emir telakki ederek yerine getireceğimi bilmenizi isterim
Listenin Her sırası ömrümüz boyunca taşıyacağımız şeref nişanesidir. Milleyetçi Hareket Partisinin Tüm Aday Adaylarına başarılar diliyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun. Tüm teşkilatımızdan ve saygıdeğer Ankaralılardan destekelerini bekliyorum.
Bugün burada hep beraber Türkiye de yeni bir siyaset sayfasının açılmasına yeni bir yürüyüşün başlamasına şahitlik ediyoruz. İyi niyet ve temiz duygularla bu millete ve insanlığa hizmet etmek için bir araya gelmiş olan bu kadro, yürekten inanıyorum ki Türkiye’nin geleceğini inşa etmekte üstün gayretlerini esirgemeyeceklerdir.
Mücadelemiz yüksek hedefler uğruna devam edecek ve sonuna kadar milletimizin dualarıyla destekleriyle hedefe ulaşacaktır.Bismillah dediğimiz bu gün Türkiye siyaseti için 24 haziran 2018 tarihinin unutulmaz bir gün olmasını ve bu ülkeye hayırlı hizmetler yapmayı cenabı Allah’tan nasip etsin diye dua ediyorum.
Hiç kuşkusuz sözlerime başlarken, bir çok kimseye bir çok değerli kardeşime, arkadaşıma, şükran borçlu olduğumu ifade etmek isterim .Her şeyden önce, siyasi yolculuğumuzu siyasetin içinde bulunduğumuz bütün sürecin başında itibaren bize destek veren bütün kardeşlerimize yürekten şükranlarımı arz ediyorum.
Siyasetin temel sorunlarını sürekli kamplaştırarak alevi Sünni meselesi Türk Kürt meselesi, dindar laik meselesi, asker sivil gibi meseleleri sürekli büyüterek bunun üzerinden siyaset yapma devri artık geride kalmıştır.
Bu toplumun bütün kesimleri bu sorunları çözecek kararlı bir siyaset bekliyor ve bu siyaseti yapacak kadroda buradadır. Türkiye’nin bu sorunlarını gerçekten samimi bir şekilde çözmeye yönelecek bir ekip bugün burada Türkiye’nin önüne çıkıyor. Yolumuz açık olsun. Bu arkadaşlarımızın ortak çabalarından oluşacak bu siyaset inşallah Türkiye’nin yolunu aydınlatsın bu ülkenin insanlarının özgürlüğünü adaletini ve refahını temsil etsin. Böyle baktığımız zaman hemen ikinci bir soruya müsaade ederseniz cevap vermek istiyoruz. Böyle baktığımızda bu kurucular kurulu bu siyasi kadro Türkiye’nin alışılmış sağ sol ilerici gerici muhafazakâr laik milliyetçi vs. gibi tanımlamaların tamamen dışında bir siyasal telkini oluşturuyor. Çünkü bu tanımların tanımlamaların artık hiç birisi Türkiye’de halkın ihtiyaçlarına cevap verecek muhtevada değildir. Bu çerçevede baktığınız zaman bu parti sağcı bir parti değildir solcu bir parti değildir liberal bir parti değildir muhafazakâr bir parti değildir bu parti Türkiye’de milletin halkın merkezi olan bir partidir. Onun için yerimizi milletin halkın merkezi olarak tanımlıyoruz. Türkiye’nin üzerine yük olan bu siyasi tanımlamalarında artık bundan sonra çözüm üretmeyeceğini biliyoruz. Değerli kardeşlerim bunu söylerken nasıl siyaset yapacağımıza ilişkin üçüncü soruyu da açıklamak istiyorum. Biz bunu söylerken geçmişte birikimleri olan çok farklı arkadaşlarımız olacak. Bu arkadaşlarımız kendi birikimlerini kendi tecrübelerini bu siyasi hareketin önce muktedir olarak bu siyasi hareketin inşasına ve ardından da muktedir bir siyaset olarak iktidarına odaklayacaklar. Farklı kesimlerden gelmiş olabiliriz, farklı birikimlere ve tecrübelere sahip olabiliriz, ama sala ve asla bu farklılıklarımız bizim aramızda bir ayrışma meselesi sebebi olmayacaktır. Tam tersine bu farklılıklardan milletin merkezini, halkın sesini çıkaracağız ve ortaya koyacağız. Bunu yaparken de sakın yanlış anlaşılmasın, kim ne olursa olsun gelsin ve herkes süpermarketin reyonunda istediği malı satsın demiyoruz, burası bir süpermarket ve herkes farklı bir reyonda farklı bir mal satıyor olmayacak. Burası milletin sesi olacak ve insanlarımızın hepsi, hepimiz, bütün kardeşlerimiz, ortak olarak ürettiğimiz sözde, ortak olarak anlaştığımız kavilde sözleşeceğiz ve bu sözümüzden geri dönmeden sonuna kadar yolumuza devam edeceğiz.
Sevgili misafirler, değerli kardeşlerim, ortak semsizi oluşturacak ana söz nedir; bizim ortak doğrularımızı, ortak sözümüzü kavlimizi oluşturacak şey, medeniyetimizdeki karşılığı maruf olan değerlerdir. Yani insanlığın ortak değerleri, insanların ortak erdemleridir.
Müsaade ederseniz bunlardan birkaçını, kendi aramızdaki ortak söz, ortak sözleşme, ortak kavil olarak bugün burada paylaşmak istiyorum. Bu partiyi bir araya getiren arkadaşlarımız, öncelikli olarak Adem’den bu yana insanlığın en temel değeri olan adaleti tesis etmek için bir araya gelmiş olan insanlardır. Adaletten hiçbir şart altında şaşmayacağız, bizim aleyhimize de olsa dahi adaletin peşinde olacağız, adaletin tesis edilmesi için mücadele edeceğiz.
İkincisi bu topraklarda, zengini daha da zenginleştiren yoksulu, biraz daha fukaralaştıran, yoksu kimsesi ve çaresiz bir hale getiren, mağdur ve mazlum hale getiren haksız bir iktisadi düzenin kaldırılması için canla başla mücadele gayret edeceğiz edeceğiz, adalet ve hakça bir paylaşım için mücadele edeceğiz.
Üçüncüsü bu topraklarda, milletin ensesinde ta Tanzimat’tan beri boza pişiren bu milleti bir şey anlamaz, kendisini yönetemez, kendilerini ise milletin sahibi olarak gören, bürokratik oligarşinin hem sahiplerinin hem de onların kurduğu düzeneklerin karşısında olacağız, bürokratik oligarşinin egemenliği yerine kayıtsız şartsız, milletin, halkın egemenliğini kuracağız.
Ortak sesimizin, ortak kavlimizin dördüncü unsuru, siyasi ve hukuki reform süreçlerinin gerçekleştirilmesidir. Bizi bir araya getiren en önemli unsurlardan birisi, deminde ifade ettiğim gibi millet egemenliğini kurmak olduğuna göre, bu millete egemenliğinin önündeki hukuki ve siyasi düzenekleri, hiçbir tereddüde hiçbir ihmale mahal bırakmaksızın ortadan kaldırılması da bizi siyasetimizin vazifesidir. Onun için başta yeni anaysa olmak üzere, Türkiye’deki siyasal sistemin millete açık bir hale getirilmesi için siyasi partiler yasasının seçim yasasın sendikalara yasasının meclis iç tüzüğünün başta olmak üzere bütün hukuki ve siyasi reformların kokusuzca, cesurca ve milletin egemenliğini açacak şekilde gerçekleştirilmesi ortak hedeflerimizden birisidir. Burada sadece birkaç tanesini söylediğim sözümüzü ortak kavlimizi oluşturan bu noktalara ilaveten bir önemli hususu da, üsluba ilişkin bir önemli farkımızı da ifade etmek istiyorum. Bu siyasi kadro sözünü hiç esirgemeden söyleyecek. Biden sözümüzü kıvırarak lakin ve lakin diyerek hiç bir cümle duymayacaksınız. Bizden inanmadığımız hiç bir şeyi söylemeyi hiç kimse beklemesin. Söylediğimiz sözleri gerçekleştirmek içinde ne pahasına olursa olsun sonuna kadar mücadele edeceğiz. Yeri gelecek sözü tam kitabın ortasından söyleyeceğiz yeri gelecek sözü en ileri noktadan söyleyeceğiz ama üslubumuzda asla kavga olmayacak üslubumuzda asla ötekileştirme olmayacak üslubumuzda asla kamplaştırma olmayacak üslubumuzda asla marjinal bir üslup olmayacak halkın sesini milletin nefesini medeniyetin bütün değerlerini hiç unutmadan hiç çekinmeden yolumuza devam edeceğiz. Kimseyi bu topraklarda bizden farklı ve bizden ayrı olarak görmeyeceğiz hiç kimseye karşı düşmanlık etmeyeceğiz hiç kimseye karşı sözünü onun zafiyetini zedeleyecek şekilde sözümüzü söylemeyeceğiz. Kimseye düşmanlık etmeyeceğiz bir tek istinası var bu ülkede ve dünyada biz ancak ve ancak zalimlere karşı düşmanlık edeceğiz. Sözümüzü söylerken de deminde ifade etmeye çalıştığım gibi sözümüzü marjinal hale getirmeden makul çoğunluğun kabul edeceği şekilde söyleyeceğiz ve bu anlamda milletin kararı milletin sesi milletin tercihi bizim siyasetimizin altın sesi olarak gördüğümüz siyasetin tercihleri olacak.
Değerli basın mensubu kardeşlerim değerli kurucular kurulu üyelerimiz değerli misafirler toplantının bu bölümünde dördüncü olarak ifade edeceğim siyaset tarzımıza ilişkin bazı konuları sunmak isterim. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki biz siyasette ittifaklarımızı asla ve asla kapalı kapılar ardında yapamayacağız. Biz Türkiye’nin ve dünyanın egemenlerinden herhangi bir şekilde onlardan vize olacak onlardan onay alacak bir siyaset geliştirmeyeceğiz. Aslında biz kısaca söylemek gerekirse sahnede kimin rol aldığı ile de ilgili değiliz. Sahnenin kenarında bir figüran olarak acaba rol oynama zamanı ne zaman bize gelecek diye asla beklemeyeceğiz. Çünkü biz bu ülkede ve dünyada uygulanan yanlış siyasetlerin alternatifi olacak bir siyaseti ortaya koymak için bir araya geldik. Biz bu sahnede oynan oyunu değiştirmek için bir araya geldik. Biz bu sahnede düzgün bir senaryo ortaya konulsun diye bir araya geldik. Onun için bir ittifak olacaksa bu ittifakımız sadece ve sadece halkımızla milletle olan ittifakımız olacaktır. Yine siyaset tarzımızın ipuçlarını göstermek bakımından ikinci önemli gördüm hususu Türkiye’de katılımcı demokrasinin örneği olan bir partiyi inşa etmeye çalışıyoruz. Hep eleştiriyoruz Türkiye’de ki siyasal sistem bir bürokratik oligarşidir. Uzun uzun konuşmayacağım bu salondaki herkes en az bizim kadar bunun ne olduğunu biliyor. Milletimizde bunun ne olduğunu artık görüyor eliyle tutarcasına görüyor. Dolayısı ile bürokratik oligarşiyi oluşturan sistemin oluşturduğu siyasal partiler yapısına oligarşik bir demokrasi bu parti oligarşik bir demokrasi uygulandığı bir parti olmayacak. Bu parti katılımcı demokrasinin en iyi şekilde örneğini ortaya koyan bir parti olacak.
Bu çerçevede yine siyaset tarzımızın ipuçlarına ilişkin söyleyeceğim bir başka husus bu parti asla bir grubun bir teşkilatın partisi olmayacaktır. Bu parti milletin halkın bizzat kendisinin içinde bulunduğu ve halkın kendi kendini yönlendirdiği bir parti olarak inşa edilecektir. Değerli kardeşlerim bu çerçevede siyasetimizi asla Türkiye’nin alışılmış siyasetinin dar kalıpları içerisinde sürdürmeyeceğiz. Bu partide kasaba politikalarının ayak oyunlarını kimse görmeyecektir. Dedikoduların iftiraların adam kayırmaların inşallah bu partide yeri olmayacak bu tür davranışlar bu partide bir karşılık bulmayacak.
Siyaset yapma tarzımızın bir başka önemli özelliklerinden ipuçlarından biriside herhalde kullanacağımız dil olarak ortaya koymaktır. Bizden asla inanmadığımız bir sözü duymayacaksınız biz asla çift dili çift sözlü olamayacağız. Bu salonda ne konuşuyorsak içerideki odada ne konuşuyorsak bu söz zaten milletin sözü olduğu için Tandoğan Meydanında da Beyazıt meydanında da konuşacağımız söz bu söz olacaktır. Yine bir başka özelliğimizi olarak şunu ifade etmek istiyorum. Dünyanın bütün realitelerini bileceğiz Avrupa’da Amerika’da Uzakdoğu’da dünyanın başka bölgesinde ne oluyor dünya siyaseti nasıl gelişiyor bunlar bölgeye ve Türkiye’ye nasıl etki ediyor. Bunları bileceğiz ama sonunda asla dışarıdan esen rüzgârlara kapılmayacağız dışarıdan esen rüzgârlara göre rotamızı asla değiştirmeyeceğiz. Kısaca söylemek gerekirse reel politiğin en iyisini en kralını bu parti bilecek asla reel politiğe teslim olmayacağız reel politiğin önünde diz çökmeyeceğiz. Yine siyaset tarzımızın ipuçlarına ilişkin sıralayacağım bir başka husus asla mış gibi davranmayacağımızdır. Bunu özellikle vurguluyorum. Türkiye’de milletin oy vermesiyle ilgili bir problem yok. Millet o günkü şartlar içerisinde oy verdiği partiye kendisine söylediği mesela demokratikleşmenin mesela refahın bölüşümünü mesela adaletin mesela kalkınmanın sağlanacağı vaatlerine göre oy veriyor. Çok partili siyasi hayatımıza baktığımız zaman statükonun yanındaki partilerin yanında görülen partilerin milleten oy aldığı görülmemiştir. Millet statükonun karşısında gördüğü zannettiği partilere oy veriyor. Problem milletin oy verdiği partide değil milleten oy alan partilerin tutumlarındadır. Bu partiler millete verdiklerin sözün milletle yaptıkları sözleşmenin gereğini yerine getiremiyorlar. Sorduğunuz zaman mış gibi davranıyorlar müsaade etmediler diyorlar yerimiz dar geldi diyorlar bize yaptırmadılar diyorlar bunu ben çok açık bir şekilde söylüyorum bizim muhalefet anlayışımızda bize yaptırmadılar, bize müsaade etmediler sözünü hiçbir zaman duymayacaklardır.
Değerli kardeşlerim, aziz milletimizin değerli fertleri; buraya kadar anlatmaya çalıştığım; nerde duruyoruz, milletin halın merkeziyiz, eski siyasi tanımları reddediyoruz, siyaseti yeniden formatlıyoruz, siyaset yapmada, bizi biraya getiren ortak değerlerimizi ortak sözlerimizi ifade ettim. Bundan sonrasına ilişkin siyaset yapma tarzımızın, ana başlıklarını hiç olmaza bazı göstergelerle ifade etmeye çalıştım. Şimdi bu siyasi hareketin kurucuların önünde ve bu siyasi hareketin mensuplarının önünde, tarihi bir sorumluluk duruyor. Türkiye’deki ve dünyadaki şartları çok iyi bilen bir kadroyla beraberiz. Hem siyasi tecrübesi, hem fikri birikimi hem de gelecek ideali itibariyle fevkalade önemli, etkili bir kadroyla bir aradayız. İnşallah buradan çok hayırlı sonuçlar çıkacak. Bunu siyaset yapma tarzımızın bir başka göstergesi olarak ifade emek istiyorum ki, asla salonların, kapalı kapılar ardının, birtakım fanusların içinde siyaset yapan partiler gibi olmayacağız. Biz, siyaseti meydanlarda, caddelerde, çarşılarda, tarlalarda, fabrikalarda, üniversitelerde, sanayi tesislerinde yapacağız. Bu çerçevede, partinin bu bir aylık kuruluş aşamasında gördüğüm manzarayı sizlerle de paylaşmak istiyorum; nereye gidersek gidelim, Türkiye’de toplumumuzun hangi sosyal katmanından kardeşlerimizle, vatandaşlarla görüşürsek görüşelim, herkeste büyük bir ilgilinin büyük bir merakın, büyük bir teveccühün olduğunu görüyoruz. Bu Allahın lütfudur, milletin takdiridir. Şimdi bu siyasi heyete düşen, bu teveccühü, bu ilgili bu desteği çok güçlü ve gayretli çalışmalarla, önce siyasal bir tavra ardından da ilk seçimlerde oya dönüştürmek ve Türkiye’nin muktedir siyasetini parlamentoya taşımaktır. Bu muktedir siyaset lafının da bilerek kullanıyorum, herhalde konuşmalarımdan bu da anlaşılmıştır. Muktedir siyaset ile iktidar olmak arasında fark vardır. Bir parti bazen muhalefette olsa bile iktidarkarı yönlendirecek kadar muktedir olur, bir başka parti de parlamentonun büyük çoğunluğunu alsa bile doğru dürüst yol alamadığı için herhangi bir şeyi yapmaya muktedir olamaz. Bizim tercihimiz muktedir siyaseti iktidar yapmaktır. Türkiye’nin bundan sonraki hedefi bu partinin siyasal merkezini oluşturduğu muktedir bir siyaseti oluşturmaktır. Değerli kardeşlerim, kurucular kurulumuzun değerli üyeleri, bugün bu siyasi şartlar altında ben önümüzde çok kolay bir yol var demiyorum, halkın teveccühü var, milletimizin ilgili var, milletimizin bize olan dua ve destekleri var, buna şükrediyoruz. Ancak önümüzde kolay bir yol olduğunu asla söylemiyorum. Zaten sizler de kolay yoldan bazı makam ve mevkilere gelmek için değil, halkımız adına bir mücadeleyi vererek, bu ülkeyi bir esenlik yurdu haline getirtmek için bu siyasi hareketin içerisindesiniz. Ben ve arkadaşlarım biliyoruz ki siyaset iki temel amaçla yapılır; ya yakın siyasi hedefler için siyaset yapılır, ya da yüksek idealler uğruna siyaset yapılır. Biz çok şükür, yüksek idealler uğrunda birleşmiş bir topluluğu oluşturuyoruz. Hedefimiz bu ülkeyi bir esenlik yurdu haline getirmek, dünyada yeni ve adil bir dünya kurulması için mücadele etmek ve nihayetinde bizim medeniyetimizi yeniden inşa ederek, insanlığın önüne çıkarmaktır. Bu çerçevede yolumuzun zor olduğunu bu salondaki herkes biliyor. Ama bu zorluk oranında hayırlı bir iş yapmakta olduğumuz da biliyoruz. Şimdi inşallah önümüzdeki dönemde bu siyasi hareketi hep beraber inşa edeceğiz, yücelteceğiz yükselteceğiz. Zamanın baskısı altında, gönlümüz arzu ederdi ki çok daha geniş istişareler partimizi kuralım, ama önümüzdeki takvim sıkışmış bir takvimdi. BU bir ay içerisinde gelinen nokta fevkalade önemli bir noktadır. Bunun için en başta yaptığım teşekkürü tekrarlamak istiyorum. Bu bir aylık süre içerisinde herkese, emeği geçen herkese bir kez daha dua ediyorum, teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. Kolay bir iş değildi, bu noktaya gelmiştir ve bundan sonrasında bunu yapan bir kadro çok daha başarılı iler yapacaktır. Bu parti önümüzdeki seçimlere girecek şekilde en kısa zamanda karolaşmasının teşkilatlanmasını tamamlayacaktır ve bu ayın sonuna doğru gene kurulumuz yaparak seçime hazır bir parti haline gelmiş olacağız. Allah sözümüzü kuvvetli kılsın, Allah adımlarımızı sabit kılsın, niyetlerimiz halis kılsın, sözümüz kuvvetli, dostlarımız sadık Allah yardımcımız olsun.
Evet değerli arkadaşlarım, hayırlı uğurlu olsu, yolumuz açık olsun.Şimdi herhalde partimizin, ismi ve logosunu açıklamak bu toplantının son noktasıdır.
Logosu ise çoğumuzun bildiği gibi Osmanlı güneşi ya da medeniyet güneşi adı vereceğimiz bir güneştir. Güneşin bu şekildeki uygulaması, bizim tarih boyunca medeniyet güneşi olara k isimlendirdiğimiz bir motifi ortaya koyuyor. Bundan amacımız; hem yeni bir günün doğduğunu ortaya koymaktır. Türkiye’de yeni siyasetin yeni bir dönemin, yeni bir günün doğduğunu ifade etmek, hem yeni bir dünyanın kurulmakta olduğunu ifade etmek hem de bizim medeniyet değerlerimizle olan bağlarımızı ifade etmek açısından Osmanlının medeniyet güneşi motifini kullandık. Halkın Sesi ya da kısalmış şekli ile Has Parti açık şekliyle söyleyeyim, milletin egemen olduğu bir siyaseti referans alıyor, milletin, halkın önünün açıldığı, milletin karar verici olduğu bir siyasetin önünü açıyor. HAS diye kısaltılması ise yine medeniyet değerlerimize vurgu yapıyor, Has olan, millet tarafından tutulan, teveccüh gösterilen bir ifadeyi barındırıyor. Ümit ediyorum ki çok kısa bir süre içerisinde zaten Has Parti, Halkın Ses Partisi milletin dilinde dolaşmaya başlayacaktır. Bugünden itibaren Türkiye’nin birçok yerinde, gün doğdu güneş doğdu sözleri söylenecektir.
Allah yolumuzu açık etsin, gününüzü aydınlık etsin, geleceğimiz aydınlık etsin. Hepiniz Allaha emanet ediyorum, hayırlı uğurlu olsun.